Otomobilin İcadı Kime Ait?

Bu soruya karşılık genellikle Carl Benz'in ismi öne çıkar. Ancak otomobil tarihi hakkında derinlemesine bir anlayışa sahip olmak için geçmişe, 13. yüzyıla kadar uzanmamız gerekir.
Bu yolculuğa çıkalım mı?
Otomobille bağlantılı ilk konsept, Roger Bacon'ın 13. yüzyılda Guillaume Humbert'e yazdığı bir mektupta görüldü. Hayal gücü oldukça geniş olan Bacon, mektubunda at kullanılmadan, insan hayalinin ötesinde bir hızda hareket eden bir aracın mümkün olabileceğini açıkladı.
İlk görsel tasarımları yapan kişi ise Rönesans döneminin önde gelen mühendislerinden Francesco di Giorgio Martini oldu. Çalışmalarında "otomobil" olarak adlandırılan, kabaca dört tekerlekli bir araca ait çizim görüldü. Aynı zamanda, Leonardo da Vinci de 15. yüzyılda Codex Atlanticus adlı eserinde at kullanmayan bir aracı detaylı bir şekilde tasvir etti.
Modern otomobillerden oldukça farklı olsa da bu, bir başlangıç olarak kabul edilebilir.
İlk Mini Otomobil Olarak Oyuncak

Çoğu insanın beklediğinin aksine, ilk otomobil Avrupa'da değil, Çin'de üretildi. Oyuncak olmasına rağmen, kendi kendine hareket etme özelliğine sahip ilk araç olan bu otomobil, 1679 - 1681 yılları arasında Pekin'de Cizvit misyoner Ferdinand Verbiest tarafından Çin imparatoru için yapılmıştır. Küçük buharlı oyuncak, bir ocağın üzerinde bulunan buhar kazanı, buharın hareket ettirdiği dişliler ve çarklardan oluşan küçük tekerleklerle çalışıyordu.
Komik Görünümdeki İlk Buharlı Araç

Leonardo da Vinci'nin çizimlerine ilgi duyan bir Fransız, 1769 yılında buharlı çalışabilen ilk otomobili tasarladı. Askeri amaçlar için yapılmış bu araç, bir topçu arabası şeklindeydi. Bu mühendis, Leonardo'nun çalışmalarına takıntılı hale gelen Nicholas Cugnot'dur.
Cugnot’un tasarımı üç tekerleklidir ve büyük bir buhar kazanından güç alarak çalışıyordu. Fakat aracın direksiyonu ve freni yoktu, bu nedenle tarihteki ilk otomobil kazasının yaşanmasına sebep oldu. Neyse ki, hızının saatte yaklaşık 4.5 kilometre olmasından dolayı büyük bir kaza gerçekleşmedi.
Tartışmalı İlk Araç

Cugnot'un aracı, direksiyon ve süspansiyon eksiklikleri nedeniyle, yolların durumunun otomobilin bir taşıma aracı olarak kullanılmasını engellemesine ve demiryollarına yol vermesine neden oldu.
Bu sorunların üstesinden gelen ilk araç, 1873'te Amédée Bollée tarafından tanıtılan ve ilk gerçek otomobil olarak kabul edilen L'Obéissante'tır. Bollée, 1876'da 2,7 ton ağırlığında La Mancelle adlı daha hafif bir model geliştirdi; bu araç, daha önceki tasarımdan daha hızlı bir şekilde saatte 40 km'yi geçebiliyordu. Ancak daha sonra demiryolu aracı olarak kabul edilmesi tartışmalıdır.
Bollée ve oğlu Amédée, alkolle çalışan motor üzerinde de çalışmalar yaptı, ancak bu deneyimler pek beğenilmedi ve içten yanmalı motorların popülaritesiyle geri planda kaldı.
İçten Yanmalı Motor Devrimi

Beau de Rochas tarafından bulunan prensiplere uygun şekilde ilk motor, 1876'da Deutz şirketi için Alman mühendis Gottlieb Daimler tarafından icat edildi. 1883'te René Panhard ve Émile Levassor, içten yanmalı bir motorla çalışan otomobil üretti. 1884 Şubatında yola çıkan bu araç, Carl Benz'in otomobilinden önce olmasına rağmen düzgün çalışmadı.
Carl Benz'in geliştirdiği otomobil, 1886’da yola çıkan Benz Patent Motorwagen'dır. Bu aracın düzgün çalışması ile Carl Benz, "otomobilin babası" olarak tanınmaya başladı ve 1886'da aldığı patentle birlikte tüm dünyada tanındı. 1888 yılında ise seri üretime geçti.
İlk Otomobil Yarışları ve Zorluklarla Mücadele

İçten yanmalı motorlarla donatılmış araçlarla birlikte araştırmalar ve teknolojik gelişmeler hız kazandı. Ancak otomobil kullanıcıları ilk zorluklarla da yüzleşmeye başladı. En büyük sorun, kötü yol koşullarıydı. 19. yüzyılda düzgün yollar yoktu ve bu durum otomobil sahiplerine büyük zorluklar çıkartıyordu. Araçların maliyeti oldukça yüksekti ve ancak üst sınıftaki zengin kişiler bu imkanlardan faydalanabiliyordu; diğerleri ise otomobilleri sadece yarışlarda görebiliyordu.
1894'te düzenlenen Paris-Rouen yarışı tarihin ilk otomobil yarışı olarak kayıtlara geçti.
Henry Ford ile Seri Üretimin Başlangıcı

1896 yılında otomobil tarihinin önemli figürlerinden Henry Ford, henüz 36 yaşındayken gelecekte dünyanın en çok satılacak olan seri üretim aracının prototipini geliştirdi. Bu araca da dört tekerlekli bisiklet anlamına gelen Quadricycle adını verdi.
1900'lü yıllarda Ford, "Herkes araç sahibi olabilirse, ne büyük satış yapardık!" düşüncesiyle yola çıktı. Ford, toplumun büyük kısmını oluşturan işçi sınıfının araç sahibi olmasının önemine inanan bir vizyonerdi ve onlara sosyal haklar ve maaş iyileştirmeleri sağladı. Ardından seri üretim için bir üretim bandı tasarlayarak, bu sayede daha fazla otomobil üretebildiler ve büyük maliyet avantajı sağladılar.
Otomobillerin Altın Çağı: 20. Yüzyıl

20. yüzyıl, otomobiller için bir altın çağ olma özelliği taşıdı. Özellikle 2. Dünya Savaşı'nın ardından otomobil endüstrisi zirveye ulaştı ve küresel ölçekte yayıldı. Bugün bildiğimiz pek çok otomobil devinin temelleri bu dönemde atıldı.
Tekerleğin icadı, Leonardo da Vinci, Cugnot, Marcus, Benz ve Ford... Hepsine minnettarız!