Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleştirilen Kabine Toplantısı tamamlandı. Bu oturumda Türkiye’nin iç ve dış politika çerçevesinde atacağı adımlar değerlendirildi. Ekonomideki son gelişmelerle birlikte, Gazze, Suriye ve Ukrayna-Rusya savaşlarındaki güncel durumlar toplantının kilit başlıklarını oluşturdu. Peki, 24 Mart Pazartesi Kabine toplantısının sonuçları nelerdi? İşte 24 Mart Pazartesi günü alınan Kabine kararları ve sonuçlar...

KABİNE TOPLANTISI SONUÇLARI AÇIKLANDI!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vurguladığı önemli noktalar şöyle:
Gazze, Filistin ve Yemen gibi gönül coğrafyamızda gerçekleşen yıkımların ve kayıpların bir an önce sona ermesini ümit ediyorum. Önceki toplantılarımızdan bu yana yoğun bir mesai içerisinde, iftar yemekleri, yabancı misafirler, telefon görüşmeleri ve diğer etkinliklerle halkımızın farklı kesimleriyle bir araya geldik. Gazzeli mazlumlardan, sağlık sektöründeki çalışanlara, devlet korumasındaki çocuklarımızdan Harbiyeli gençlerimize, çiftçi kardeşlerimizden geçmiş dönemdeki milletvekillerimize kadar geniş bir yelpazede muhabbet sofrasını paylaştık.
Bugün külliyemizde eğitim camiamızın temsilcilerini ağırlıyoruz. Yarın ise Kredi Yurtlar Kurumu öğrencilerimizle bir araya geleceğiz. Ramazan-ı Şerif’i en güzel şekilde yaşamak için çaba sarf edeceğiz. Bayramdan önce mazlum ve mağdurlara yardım elini uzatma gayretimizi sürdürmekteyiz. Dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yardım faaliyetlerimizi artırdık. Belediyelerimiz ve parti teşkilatlarımızla birlikte sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımız aracılığıyla, ihtiyaç sahiplerinin yanlarında olmaya çalışıyoruz.

Geçtiğimiz günlerdeki hararetli tartışmalar, Türkiye olmadan Avrupa güvenliğinin sağlanamayacağını gözler önüne sermiştir. Avrupa ülkeleri Türkiye'nin önemini daha iyi anlamış durumda. Bu gelişmeler, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından umut verici bir tablo çizmektedir. Türkiye, karşılıklı çıkar ve saygı çerçevesinde Avrupa ile ilişkilerini geliştirmeye açıktır. Bu irade sadece bizim tarafımızdan değil, aynı zamanda muhataplarımızdan da beklenmektedir. Türkiye'nin istikrarlı ve stratejik yaklaşımının, Avrupalı mevkidaşlarımızın politikalarını etkileyeceğine inanıyorum.
Ukrayna-Rusya savaşında Türkiye doğru bir pozisyonda yer almaktadır. Ülkemizdeki muhalefete rağmen, her iki taraf için güven verici bir tutum sergiledik. Barışın herkes için kazanç sağlayacağını her platformda ifade ettik. Dördüncü yılına giren bu savaşın daha fazla kan dökülmeden adil bir sonuca ulaşmasını diliyoruz. ABD'nin 30 günlük ateşkes önerisinin Rusya tarafından kısmen olumlu karşılanmasını, barış için atılmış değerli bir adım olarak görüyoruz.

Bu konudaki düşüncelerimi Amerikan Başkanı Trump ile yaptığımız telefon görüşmesinde dile getirdim. Gayet samimi geçen bu görüşmede, 100 milyar dolarlık ticaret hedefimiz gibi önemli konuları masaya yatırdık. Bölgedeki güncel ve kritik gelişmeleri detaylı bir şekilde ele aldık. Her türlü zorluğun üstesinden, müttefik iki ülkenin işbirliğinin önündeki engellere rağmen gelmemiz gerektiğine inanıyorum.
Çanakkale Zaferimizin 110. yıl dönümünde, vatanı savunurken canlarını ortaya koyan kahramanlarımızı saygıyla ve şükranla andık. Gönül coğrafyamızdaki şehitler, Çanakkale’de yan yana yatmaktadır. Çanakkale ruhu, toplumsal dayanışma ve kader ortaklığının en güzel örneğidir. Bu ruhu yaşatmak ve yüceltmek için kararlı bir şekilde hareket edeceğiz.
Baharın müjdecisi olan Nevruz’u coşkuyla kutladık. Geçmiş yıllara oranla, huzurlu bir Nevruz geçirdik. İstanbul’da partimiz tarafından düzenlenen etkinlikte, milletimizin ve Türk dünyasının heyecanına ortak olduk. Nevruz’un resmi bayram olarak kabul edilmesini istiyoruz ve bu konuyu önümüzdeki zirvede öneri olarak sunacağız.
Nevruz kutlamalarında yaşanan olumsuz görüntüleri elbette kabul etmiyoruz. Bu yılki etkinliklerin hiçbir gerginlik yaşanmadan ve olay çıkmadan gerçekleşmiş olması, milletimizin birliği açısından oldukça önemlidir.

Bir polisimiz, kendi imkanlarıyla engelli bir vatandaşımızdan aldığı pamuk şekerini, çocuklara dağıtması üzerine ana muhalefet partisi tarafından eleştiri konusu yapılmaktadır. Taş, molotofla polisimize saldırı gerçekleştirenlerin yanında olanlar, polisimizin çocuklara pamuk şekeri ikramını eleştirebilir durumda. Bu durumu bir fırsat olarak değerlendirenler, bu tutarsızlıkları halkımız ve özellikle Kürt vatandaşlarımız tarafından gözlemlenmektedir. Bu aşırı eleştirel dil, zamanla kaybetmeye mahkumdur. Terörsüz bir Türkiye hedefinden daha çok bu gibi aşırılıklara şahitlik edeceğimiz aşikardır. Terörü, milletimizin kanını emen bu beladan kurtarma kararlılığındayız.
Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi, Çerkezi ve Laz’dan oluşan 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Biz, dünyanın en büyük ve güçlü ülkelerden biri olan Türkiye’yi yönetiyoruz. Siyasi kutuplaşma yerine kucaklama, mücadele yerine dayanışma ve nefret yerine sevgi politikalarını savunmak temel misyonumuzdur. Sevgi, barış ve kardeşliğin evrensel dilini yüceltmeye devam edeceğiz. Nefret ve ayrımcılık yapanlara aldırmadan, baharın getirdiği bereketin sembolü Nevruz’u hep birlikte, yeni umutlarla kutlamaya devam edeceğiz.

İstanbul merkezli düzenlenen yolsuzluk operasyonunun ardından, ana muhalefet partisi liderinin yaptığı sokak çağrısı sonucunda kısa sürede patlak veren olayları milletçe dikkatle izledik. Marjinal grupların ve sokak eşkıyalarının saldırıları sonucu, 5 günde 153 güvenlik mensubumuz yaralandı. Her türlü provokasyona rağmen soğukkanlılıkla görevlerini icra eden güvenlik güçlerimizi tebrik eder, teşekkürlerimi sunarım. Ana muhalefette sergilenen tavır, büyük bir bilinçsizlik örneği olmuştur. Yolsuzluk ve rüşvet iddialarına yanıt vermek yerine haksız, basit açıklamalarla durumu geçiştirmişlerdir.
Vandalların saldırılarında yaralanan polislerin yanı sıra, zarar gören kamu mallının sorumluluğu tamamen sokak çağrısı yapan ana muhalefet lideri ve ekibi üzerindedir. Bu durumun siyasi hesabı Meclis’te ve hukuki hesabı ise yargı önünde sorulacaktır. Son 5 günde yaşananlar, Türkiye gibi büyük bir ülkenin en büyük sorunlarının başında gelen ana muhalefet partisi durumunu net bir şekilde göstermektedir. Bu tür bir anlayış, iktidar verilecek bir belediye teşkilatını dahi yönetmeye layık değildir. İSKİ skandalından tam 32 yıl sonra, bu millete daja vu yaşatıldığını söyleyebilirim. Seçim iddialarının yıllarca nasıl bir tiyatroya dönüştüğünü en iyi şekilde yaşamış olduk. CHP’nin demokrasi anlayışının, açık oy gizli sayım komedisinden öteye gidemediği tekrar gözler önüne serilmiştir. Aradan bilmem kaç yıl geçmesine rağmen tek bir değişimin olmadığı, 85 milyona hızlı bir hatırlatma yapmak durumunda kalmışızdır. CHP’nin kendi müziğini çalıp, izlettirerek bizleri gülümsetmeye devam etmesine izin vereceğiz.
Daha önce birkaç kez hatırlattım; provokasyonlarla vatandaşlarımızın huzurunu bozmaktan artık vazgeçin. Cesaretiniz varsa, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının yanıtını verin. Yürütülen soruşturmalardaki tutuklulara kefil olduğunuzu açıkça ifade edin. Eğer bunu yapmaya niyetiniz yoksa, milleti germekten vazgeçin. Sadece eleştirinin değil, zihniyetinize de göz yummayın.
Söyledikleri hacin bağırışlarda, aslında ne söyledikleri, ne yaptıkları ve tavırlarının genel manası kendileri tarafından dahi kabul edilmiyor. Kendilerine güvenen bir duruşun en küçük izine dahi rastlamak mümkün değildir. Biz, FETÖ ve diğer musallat olan örgütlerden zaten bunları çok iyi biliyoruz. Bunun estetiğinin kalmadığı gün gelecek; geriye baktıklarında, saygıları gerekiyorsa, inandıkları değerler için utanç duyacaklardır. Ancak bugüne kadar onurlu bir davranış sergilediklerine tanık olmadık. Yine de umudumuzu yitirmek istemiyoruz.

Türkiye'nin kaybedecek tek bir dakikası bile yok. Ana muhalefet partisi kadroları, eski liderlerinin özdeyişiyle en iyi yaptıkları iş olan birbirlerini yemeye devam edebilir. Biz yalnızca işimize yöneliyoruz, milletimizin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyoruz. Ekonomi, güvenlik, savunma ve demokrasi alanında güçlü bir Türkiye inşa etmeye kararlıyız. Daha çok çalışacak, üretimin artmasını sağlayacağız ve ülkemizi yarının dünyasına hazırlamanın yanı sıra günümüzün sorunlarına da çözüm üreteceğiz. CHP’nin yolsuzluk operasyonuna karşı gösterdiği hukuki alana saygı duymayan tepki, ekonomide temelsiz bir dalgalanmaya neden olmuştur. İllüzyon ortadan kalktığında yaşananların aslında anlamsız olduğu daha net ortaya çıkacaktır.
Uyguladığımız ekonomik politikaların başarılarını koruma konusunda kararlıyız. Tarihi düşüklükteki cari açık, işsizlik oranı ve mali disiplini güçlendirerek enflasyonu kontrol altına aldık. Merkez Bankası'nın rezervlerini artırmayı başardık. Ayrıca, 6 Şubat depremlerinin yaralarını hızla sarmak için çalışmalarımıza da hız kesmeden devam ediyoruz. Bu başarıların tamamı, büyük sabır ve özveriyle elde edilmiştir. Ekonomi programımızı uygulama kararlılığımızla sürdüreceğiz. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve diğer ilgili kurumlarla gece gündüz tam bir uyum içerisinde çalışıyoruz. Gelecekte ihtiyaç duyulan tüm tedbirleri proaktif bir yaklaşımla hayata geçireceğiz. Kurumlarımız, piyasalardaki sağlıklı işleyişi sağlamak için gereken yetkiye ve iradeye sahiptir. Piyasalardaki dalgalanmayı etkili bir biçimde yönettik ve ilerideki etkilerini en aza indirdik.
Kendi çıkarları için gözlerini kırpmadan ülkeye zarar vermek isteyenlerin hırslarına kapılmayacağız. Türkiye, yaşadığı tüm badirelerle bugüne kadar gelmiştir. Son 23 yılda sayısız zorluğu aştık, saldırıları püskürttük ve birçok tuzaktan yara almadan çıktık. Aziz milletimizin haklarını, hukukunu ve onurunu koruma noktasında en küçük bir geri adım attığımızı kimse göremez. Herkes artık Türkiye’nin, birkaç çığırtkanın seslerinin yükselttiği ve birkaç vandala teslim olan bir ülke olmadığını tekrar görmelidir. Milletimizin bize daha fazla güvenmesini bekliyorum.
