Deprem uzmanı ve Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, erken uyarı sistemine ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi. Yakın zamanda meydana gelen sismik aktivitelerin ardından, Görür, İstanbul için olası bir deprem konusunda uyarılar yaparak, "Deprem konusu şu anda gündemde. Yıllardır deprem uyarısı yapılmakta. İstanbul bu depreme hazırlıklı olmalı. Beklenen depremin şiddeti minimum 7.2, maksimum 7.5 olabilir" dedi.

Görür'ün uyarılarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Deprem konusu uzun süredir gündemimizde ve senelerdir uyarılar yapılıyor. Depremin ne zaman gerçekleşeceğini bilmesek de, diğer tüm detaylar hakkında bilgiye sahibiz. Bu yüzden, yetkililerin hem yerel hem merkezi ve vatandaşların depreme karşı hazırlıklı olmalarını bekliyoruz. İstanbul için beklenen depremin büyüklüğü minimum 7.2, maksimum 7.5 olacak. Ancak yeterince hazır olduğumuzu söylemek zor," şeklinde konuştu.

Erken uyarı sistemi, aslında oldukça eski ve bilinen bir teknolojidir. Türkiye'de bu sistem, 2000 yılından itibaren Boğaziçi Kandilli'de Bakanlar Kurulu kararıyla yürütülen çalışmalarla uygulanmaktadır. Bu, oldukça basit bir sistemdir ve esasen deprem anında bazı stratejik tesislerin hızla devre dışı bırakılabilmesi amacıyla geliştirilmiştir. Örneğin, itfaiye, doğalgaz hattı, metro ve trenler gibi yerlerde, deprem olduğu anda vanalar veya düğmeler kapatarak, bu sistemlerin zarar görmesini önlemek için otomatik olarak devre dışı bırakılır; bu, bir nevi sigorta işlevi görür.

"Biri de kendini balkondan atarsa vebalini kim alacak?"

Erken uyarı sistemi, depremin yerini, zamanını, şiddetini ve olası zararlarını önceden hesaplayıp, bu bilgileri paylaşmayı gerektirir. Ayrıca, bu sistem insanları bilgilendirmek ve eğitmek için de kullanılır. Mesela, beklenen bir depremin büyüklüğü 4 ya da 4.5 olduğunda, bu durumu abartıp paniğe neden olmamak önemlidir; aksi takdirde insanlar gereksiz yere panik yapabilir ve zarar görebilir. Bu tür yanıltıcı bilgilendirmelerin yasaklanması gerektiği savunulmaktadır. Erken uyarı sistemi, özellikle stratejik tesislerin zarar görmemesi için tasarlanmıştır ve bu konuda yeni bir uygulama değildir.

Öte yandan, İstanbul gibi büyük bir şehrin depreme hazırlanması için 15-20 yıl gibi bir süre yeterli olabilir. Dünya genelinde bu süre zarfında, İstanbul kadar büyük olmayan şehirlerin bile depreme karşı hazır hale getirildiği örnekler mevcuttur. Bu, doğru planlama ve yatırımlarla mümkün olabilir.

Bunu şimdi böyle yeni bir sistem gibi çıkarıp rant uğruna halka bunları söyleyip belli şeyler yapmak doğru değildir. Bunları bırakalım kendi işleri içerisinde bunu yapsınlar. Asıl can güvenliği, insanlarımız ölmesin diye uğraşmamız gereken büyük boyut bir kenti deprem dirençli hale getirme çalışmalarıdır. Onu da yerel yönetimlerle ve halkla beraber birlikte omuz omuza el birliğiyle, inanç birliğiyle yapılması gereken bir iştir. Hayat kurtarmak budur.