2024 yılı itibarıyla net asgari ücret 17.002 TL olarak uygulanmaya başlamış, brüt asgari ücret ise 20.002 TL’ye çıkmıştır. Şu an gözler 2025 asgari ücretinde meydana gelecek değişikliklere çevrildi. Aralık ayının ilk haftasıyla birlikte yeni ücret araştırmaları yeniden başlayacak. Yeni minimum ücretin yüzde 20-45 arasında bir aralıkta belirlenmesi öngörülüyor ve bu konuya dair açıklamalar art arda geldi.


TÜRK-İŞ'TEN ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI

Yılın ilk aylarından itibaren gelir vergisi dilimleriyle ilgili önemli bir toplantı düzenlendi. TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, ve DİSK Başkanları işçi temsilcileri olarak ‘çok kazananlardan yüksek, az kazananlardan düşük’ vergi talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) ziyaret etti. TÜRK-İŞ Başkanı bu toplantıda asgari ücrete dair, “İnsanın onurunu koruyacak bir asgari ücret uygulanmalı. Asgari ücretlilerin tek birey olarak ele alınmaması gerekir; çünkü aileleri var. Bir yıl boyunca asgari ücrete zam yapılmadı fakat enflasyon artmaya devam etti. Demek ki enflasyonun nedeni asgari ücret değil. Bu sebeple insana yakışır bir asgari ücret komisyona sunulmalı. Bu ücret bir haftalık yaşam masrafını bile karşılamıyor” şeklinde açıklamalarda bulundu.


AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI YENİDEN GÜNDEMDE

Geçtiğimiz dönemlerde kırmızı çizgi olarak belirlenen TÜRK-İŞ'in açlık ve yoksulluk sınırı, Ekim ayı için netleşti. Açlık sınırı 20 bin TL'yi geçerek, asgari ücret ile aradaki fark 3 bin 430 TL'ye ulaştı. Yoksulluk sınırının ise Eylül ayındaki 64 bin 595 TL'den 66 bin 553 TL'ye yükseldiği bildirildi.

BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET TALEBİ

Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarından önce iş dünyasındaki asgari ücret taleplerinin şekillenmeye başladığı görüldü. Bu kapsamda son açıklama, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Mahmut Asmalı'dan geldi. Asmalı, yeni asgari ücret talebini yeniden gündeme getirdi.

Asgari ücret artışı ile ilgili olarak Asmalı, bölgesel asgari ücret talebini yineledi. Asmalı, maaşların yetersiz kalmasının yüksek kira maliyetlerinden kaynaklandığını belirterek, “Hanehalkı gelirinin yüzde 50'den fazlası konut, enerji ve gıda gibi temel ihtiyaçlara gitmektedir” ifadesinde bulundu.


Özellikle büyük şehirlerdeki yaşam şartlarının giderek zorlaştığını ifade eden Asmalı, “Geçim koşulları her geçen gün zorlaşıyor. Bölgesel asgari ücret modelinin tartışılması faydalı olabilir. Beklenen enflasyon üzerine bir refah payı eklenerek daha adil bir sonuç elde edilebilir” dedi.

SOSYAL DESTEK VURGUSU

Asgari ücretin artışının tüm çalışanlar açısından belirleyici bir etki yarattığına dikkat çeken Asmalı, “Hassas bir denge sağlanmalı. Hem alım gücünü korumak, hem de çalışanların refahını artırmak temel hedef haline gelmeli. Bunun yanı sıra sosyal destek mekanizmalarının devreye alınması bu dengeyi sağlamak adına kritik rol oynaması bekleniyor” yorumunu yaptı.


Asmalı’nın sosyal destek vurgusunun geçtiğimiz haftalarda Uluslararası Para Fonu (IMF)’nin asgari ücret önerisini hatırlattığını ifade edenler var. IMF yaptığı değerlendirmede, asgari ücrete yüzde 30 gibi yüksek bir artış yapılmasının enflasyonla mücadelenin önünde engel olacağını belirtmiş, bunun yerine sosyal desteklerin etkili bir şekilde kullanılmasını önermişti.

VERGİ DİLİMLERİ İÇİN BEKLEYİŞ

Asgari ücrette her iki tarafın da memnun olabileceği bir artış oranının sağlanması zor görünse de, ücretli çalışanların vergi dilimlerinin yukarı çekilmesi bekleniyor. Bu konudaki somut adımların önümüzdeki günlerde atılması öngörülüyor.

Bu bağlamda 3 dernek güncel taleplerini şu şekilde açıkladı:

"Gelir vergisi tarifesi, 2002 yılı temel alınarak, her yıl açıklanan yeniden değerleme oranına göre güncellenmeli ve birinci dilim asgari ücretin 14 katından az olmamalıdır. Diğer dilimlerin de bu tutarı esas alarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Asgari ücret tutarındaki kısmın vergiden muaf tutulması uygulamasına devam edilmeli; ancak asgari ücret istisnası, işçilerin kaybına yol açan vergiden indirim değil, matrahtan indirim şeklinde olmalıdır. Vergi matrahı, önceden olduğu gibi, ücretli çalışanların lehine farklılaşmalı ve ilk vergi diliminde uygulanacak oran yüzde 10 olmalıdır. Vergi sistemi, aile yükümlülükleri dikkate alınarak farklılaştırılmalıdır."


BİR DÜZENLEME DE İŞVEREN PRİMLERİNE

Öte yandan, işveren tarafında dengelerin tamamen değişmesi bekleniyor. Vergi ve prim yükümlülüklerini düzenli olarak yerine getiren işverenlere sunulan puanlık prim indirimlerinin maliyeti devlete milyar liralara mal olunca, ekonomi yönetimi bu konuda düzenleme yapmayı planlıyor. Kamu harcamalarını azaltma hedefleri çerçevesinde, bu uygulamanın bazı sektörlerde tamamen kaldırılması, bazılarında ise indirim oranının azaltılması bekleniyor.

Teknik komisyonda ele alınan bu konu, Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nda değerlendirilecektir. Desteğin tamamen kaldırılması durumunda işverenlerin çalıştırdıkları işçiler için ödedikleri prim maliyetlerinde 1000-7500 TL arasında bir artış olacak. Her 1 puanlık destek azaltımında ise işveren maliyeti 200 ile 1500 lira arasında artış gösteriyor.